|
SÖZLEŞMEYİ FİYATLANDIRMA ALTERNATİFLERİ
Sözleşmeleri
fiyatlandırmanın sayısız yolu vardır. Bu yöntemler tüm maliyet artış riskini
yükleniciye yıkan götürü bedelden tüm artışı işverene yıkan maliyet + maliyetin
belli bir oranı ücret yöntemine kadar değişmektedir. Fiyatlandırma
alternatiflerinden hangisinin kullanılacağı uygulanan sözleşme tipine oldukça
bağlıdır. Her durum için uygun tek bir yöntem vardır düşüncesi bir yanılgıdır.
Her sözleşme özgündür ve doğru seçilmiş fiyatlandırma stratejisiyle birçok
maliyet riski en baştan önlenmiş olur.
Uygulamada en sık
karşılaşılan sözleşme fiyatlandırma alternatifleri sabit fiyatlı ve maliyet
esaslı yöntemlerdir. Sabit fiyat uygulaması götürü bedel ve birim fiyat olarak
ikiye ayrılırken; maliyet esaslı yöntemlerin uygulamada en çok yaygın olanları,
garantili maksimum fiyat, maliyet + ödüllü ücret, maliyet + sabit ücret, zaman
ve malzeme ile maliyet + maliyetin belli bir oranı ücrettir.
Yöntemleri
incelemeden önce maliyet – ücret – fiyat ayrımının yapılması yerinde olur.
Maliyet (cost), işin yapımının (işçilik, malzeme, ekipman, v.s.) yükleniciye ne
kadara malolduğudur. Ücret (fee), maliyetin dışında yükleniciye ödenen
miktardır. Genelde ücret, maliyetin kapsamadığı genel giderler, kar ve diğer
masrafları kapsar. Ücret yüklenici kazancı olarak düşünülse de bazı
fiyatlandırma seçeneklerinde yüklenici kaybı şeklinde de olabilir. İşin fiyatı
(price) yapım maliyeti ile ücretin toplamıdır. Diğer bir ifadeyle fiyat,
işverenin yükleniciye ödediği toplam meblağdır (Gilbreath, 1992).
Sözleşmeler
uygulamada fiyatlandırma usulüne göre isimlendirilirler. Örneğin, birim fiyat
esasına göre fiyatlandırılan projenin sözleşmesi birim fiyatlı sözleşme olarak
dile getirilir. Fiyatlandırma yöntemleri uygulamada çoğu kez karma şekilde
karşımıza çıkar. Bu durumda sözleşme, daha fazla oranda kullanılan fiyatlandırma
yöntemi ile isimlendirilir.
Sabit Fiyat Esaslı Fiyatlandırma Yöntemler
Götürü Usulü Fiyatlandırma (lump
sum pricing alternative)
Götürü ücret,
tarafların inşaatın tamamının bitirilip teslim edilmesi karşılığında yükleniciye
ödenecek miktarı baştan belirlemiş olmalarıdır (Kaplan, 1996). Başka bir
ifadeyle götürü ücret, tasarlanmış inşaatın belirlenmiş sabit bir fiyata
yapılması demektir. Götürü ücret; malzeme, işçilik, masraflar ve yüklenici
karını da kapsar (Gordon, 1994). Bu yöntem en basit ve en çok uygulama alanı
bulan yöntemdir. Kısa süreli, kapsamı iyi belirlenmiş, küçük yapım işlerinde
uygulanması yerinde olur. İlerleyen aşamalarda değişiklik az olacağı için bina
inşaatında götürü usulü fiyatlandırma uygun olabilir. Mühendislik-tasarım
işleri, danışmanlık servisleri ya da uzun süreli ve geniş kapsamlı işler için
tercih edilmemelidir. (Gilbreath, 1992 ve Sorguç, 1975 )
Proje bedelinin
baştan bilindiği tek fiyatlandırma seçeneğidir. Bu sebeple, kısıtlı bütçesi olan
işverenler bu yöntemi tercih ederler (Hinze, 1993). Yüklenicinin fiyatlandırmayı
doğru yapabilmesi için yapım ihalesinden önce tasarıma dair tüm plan ve
şartnamelerin eksiksiz tamamlanmış olması gerekir. İşveren katılımına ihtiyacın
en alt düzeyde olacağı fiyatlandırma usulüdür. Yapım ihalesi öncesi plan, proje
ve şartnamelerin hazır olması ile yüklenici, yöntem ve stratejilerini daha iyi
belirleme şansına sahiptir. Doğru bir planlama ve etkin kaynak kullanımı ile
yüklenici hem projeyi istenilen süre, kalite ve maliyette yapabilir hem de
kazancını artırabilir (Smith, 1999)
Öte yandan, bu
sözleşme tipi ile tüm maliyet artış riskleri yükleniciye devredilmiş olur.
İşveren, sadece verdiği değişiklik talimatları ve ek işlerden sorumludur
(Gibreath, 1992). Ancak uygulamada maliyet artışına sebep olan işin ek iş mi
yoksa sözleşme kapsamında mı olduğu çoğu zaman taraflar arasında anlaşmazlık
sebebidir. İnşaat projeleri pek çok belirsizlik içerir. Bir projeyi planlanan
şekilde tamamlamak güçtür. Böyle bir alanda çalışan yüklenici, tüm maliyet artış
riskini üstlenmiş olmanın gerginliğini taşır. Tüm maliyet artış riskini
üstlenmek durumunda kalan yüklenici, ucuz işçilik ve malzeme kullanma yoluna
gidebilir ki bu durum işveren için önemli bir risk olur (Sorguç, 1975).
Görüldüğü gibi götürü usulü, taraflar arası dengelerin, ilişkilerin çok çabuk
bozulabileceği bir yöntemdir.
Tüm riskleri
yükleniciye devretmiş olmak işveren için de çeşitli riskler yaratabilir.
Örneğin, yüklenici maliyeti aşma riskine karşılık kendini güvenceye almak için
teklifi şişirmiş olabilir (dengesiz teklif). Sözleşmede yeralmayıp sonradan iş
değişikliği olarak ortaya çıkan durumlar ek masraf yaratır. Öyle ki, işveren
için bu masraf, değişiklik olmayıp teklifte yeralan bir iş olma durumundan daha
da fazla olur. Makul olmayan düşüklükteki (fahiş) bir götürü anlaşma kazanç
değil kayıptır. Kalite ve zamana dair sorunlar ortaya çıkabilir, yüklenici işi
yürütemez hale gelebilir ya da iflas edebilir. Başarısız bir yükleniciden uygun
bir fiyat teklifi almanın hiçbir kazancı yoktur. İşverenlerin kendilerini
garantiye almak adına, her durumda götürü usulünü tercih etmeleri yükleniciler
tarafından cazip görülmeyebilir. Böyle bir uygulama teklif aşamasında rekabete
katılan yüklenici sayısını ve kaliteyi düşürebilir (Gilbreath, 1992).
Ayıca, uygulamada
planlar tamamlanamadan yapım ihalesinin yapılıyor olması bu yöntem için önemli
bir sorundur. Planda hata ya da eksik olması sonucu ve maliyeti olumsuz etkiler.
Tasarımın önceden yapılmış olması sebebiyle tasarım –yapım ekibi arası kopukluk
vardır. Sözleşmede herhangi bir değişiklik yapılabilmesi için tarafların
karşılıklı anlaşması gerekir. Değişikliğin en zor yansıtıldığı yöntem götürü
usulüdür. (Hinze, 1993)
Götürü usulü
uygulamada işveren,riskleri hafifletme yollarını aramalıdır. Birincisi, teklif
verecekler için finansal, kalite ve performans standartları konularak uygun
olmayan yükleniciye ihaleyi verme riski azaltılır. İkinci olarak, işin kapsamı
iyi belirlenmiş olmalıdır. Son olarak işin kapsamındaki değişiklikler ve ek
işler kontrol edilmelidir. (Gilbreath, 1992)
Birim Fiyat Usulü
(unit price
pricing alternative)
Bu yöntem götürü
usulünün bir çeşididir. Götürü bedelli sözleşmede işin toplamı için sabit bir
fiyat belirlenirken birim fiyatlı uygulamada her bir iş kalemi için sabit bir
fiyat belirlenir. Yükleniciye ödenecek ücret (sözleşme tutarı), her bir iş
kaleminin birim fiyatları ile öngörülen miktarlarının çarpımının toplamlarına
eşittir. Her bir birim fiyat; malzeme, işçilik, masraflar ve yüklenici karını da
içerecek şekilde belirlenir (Gordon, 1994).
Birim fiyatlı
sözleşmede plan ve şartnameler tamamlanmadan yapım ihalesine çıkılabilir. Fakat,
plan ve şartnameler teklif verenlerin projedeki iş kalemlerini eksiksiz
belirleyip fiyatlandırabilmesi için anlamlı bir düzeyde hazırlanmış olmalıdır
(Hinze, 1993 ve Sorguç, 1975). Ayrıca, yapım sırasında iş kalemlerinin belli bir
orana kadar artmış olması işveren tarafından kabul edilir. Bu sınır genelde %15
dir ve bu esneklik yüklenici için güvence olur (Sorguç, 1975).
İşveren için
götürü usulde belirttiğimiz riskler birim fiyat uygulamasında da geçerlidir.
Ayrıca, birim fiyatlı sözleşme ile çalışan işverenin sahada yüklenicinin
uygulamalarını takip edip belirttiği miktarları kontrol edecek eleman sayısı,
götürü usulüne kıyasla, daha fazla olmalıdır. İşverenin gerçek maliyeti iş
tamamlanana kadar bilmiyor olması bu yöntemin diğer bir olumsuz yanıdır (Hinze,
1993).
İyi tanımlanmış
(kapsamı ve iş kalemleri doğru belirlenmiş) fakat miktarların doğru tahmini zor
ya da imkansız olan projelerde bu yöntem uygundur. Toprak, kazı, derin temel
işleri bu tip projeye örnek gösterilebilir (Sorguç, 1975).
Global
(Artırmalı) Götürü Usulü Yöntemi
(lump sum with escalation pricing alternative)
Bu ücret tipi,
götürü ücretli sözleşmede pahalılık zammı veya fiyat farkı ödenmesinin,
yüklenici lehine saklı tutulduğu ücret tipidir (Kaplan, 1996). Bu yöntem, hem
götürü ücretli hem de birim fiyatlı sözleşmelere uygulanabilir. Amaç, sabit
fiyatlı uygulamalarda yüklenicinin maruz kaldığı maliyet riskini azaltmaktır
(Gilbreath, 1992).
Fiyat farkı
koşulları ve fiyat farkı uygulanacak iş kalemleri ayrıntılı olarak
belirtilmelidir. Artırıma dair doğru index kullanılmalıdır. Hangi artırım
katsayısının hangi iş kalemine uygulanacağı belirlenmiş olmalıdır. Global götürü
ücret, fiyat dalgalanmaları olan ortamlarda ve uzun yıllar sürecek projelerde
uygulanabilir (Gilbreath, 1992).
Maliyet Esaslı Fiyatlandırma Yöntemler
Teknolojisi yüksek
veya belirsizliğin çok olduğu uygulamalarda sabit fiyatlı yöntemler terkedilip
maliyet esaslı yöntemler tercih edilmelidir. Bu fiyatlandırma yöntemleri sabit
fiyatlı yöntemlerin katılığını azaltmak amacıyla uygulanırlar. Maliyet esaslı
yöntemlerde işveren, proje masraflarını karşılar ve ek olarak yükleniciye bir
ücret öder. Bu ücret, sabit, ödüllü veya maliyetin belirli bir oranı olarak
kararlaştırılabilir(Griffis ve Butler, 1988). Sabit fiyatlı yöntemlerden farklı
olarak, maliyet artı yöntemlerinde işveren, maliyet riskini yüklenici ile
paylaşır.
Bu yöntem, proje
kapsamının ve gerçek bedelinin doğru şekilde belirlenmesinin zor olduğu
durumlarda tercih edilir. Plan ve şartnamelerin hazır olmadığı ve hazırlık için
zaman kaybedilmek istenmediği durumlar buna örnektir. Diğer bir ifade ile bu
yöntemde tasarım bitmeden yapıma başlayabilme imkanı vardır (hızlı yol
uygulaması). Bu sayede tasarım-yapım ekibi koordinasyonu yüksek olur ve
uygulamacılar tasarım aşamasında da yer alabilirler. Ayrıca, değişikliği projeye
yansıtmak kolaydır ve taraflar arasında sorun yaratmaz. Restorasyon projeleri
gibi projeye dair kesin bilgilerin ancak yapım başladıktan sonra elde
edilebildiği projelerde de maliyet artı yöntemleri tercih edilir (Hinze, 1993).
Maliyet artış
riskini üstlenmek zorunda kalmayan yüklenici teklifinde de böyle bir duruma
karşı güvence payı bırakmak lüzumu hissetmez (Griffis ve Butler, 1988). Bu durum
hem işveren hem de yüklenici için avantajlıdır. Yüklenici, şişirilmiş teklif
nedeniyle işi alamama riskinden kurtulurken işveren de gereksiz ödeme yapmamış
olur.
Sabit fiyatlı
yöntemlerde maliyet riskinin yüklenicide olması, değişiklilerin yansıtılmasının
güç olması gibi sebeplerle çabuk bozulabilen ilişkilere karşılık maliyet esaslı
yöntemlerde taraflar karşılıklı uzlaşmaya dayalı bir ilişki kurabilmektedirler
(Griffis ve Butler, 1988).
Öte yandan, bu
yöntemin işveren için en olumsuz yanı, gerçek maliyet hakkında proje tamamlanana
kadar hiçbir bilgisinin olamamasıdır (Hinze, 1993). Maliyetin artmasını önlemek
amacıyla yükleniciyi özendirici birtakım uygulamalar yapılmaktadır. Buna
karşılık yüklenici, maliyeti düşürmek için kaliteyi düşürme eğiliminde olabilir.
Bu yöntemlerde işveren daha sıkı bir şekilde sözleşme takibi (contract
monitoring) yapmalıdır. (Gilbreath, 1992). Diğer bir ifade ile, maliyet artı
yöntemlerinde diğer yöntemlere kıyasla işveren katılımının daha çok olması
gerekir (Griffis ve Butler, 1988). İşverenin sürekli müdahalesi ve değişiklik
talebinde bulunması belirli bir program dahilinde çalışmayı engelleyebilir.
Belirsizlikler sebebiyle yüklenici, önceden kapsamlı planlama yapamaz.
Uygulamada sıkça
karşılaşılan maliyet esaslı yöntemler aşağıda açıklanmıştır.
a)
Garantili Maksimum Fiyat
(guaranteed
maximum, fixed price)
Garantili maksimum
fiyat uygulaması şu şekildedir: proje yapımı için öngörülen bir fiyat (maliyet +
ücret) vardır. İşveren ayrıca bir tavan fiyat belirler. Tavan fiyat, işverenin
maliyet artış sorumluluğunu kabul ettiği en üst sınırdır. Yüklenici, tavan
fiyatı aşmayacağını kabul ve garanti etmiş olur. Aşması durumundaki maliyet
yüklenicinindir. Maliyetin düşmesi durumunda taraflar, tasarruf edilen miktarı
daha önce belirledikleri paylaşım katsayısına göre paylaşırlar.
Örneğin,
tavan
fiyat: $66.000.000
öngörülen
fiyat: $63.000.000 (maliyet: $60.000.000, ücret:$3.000.000)
yapımdan sonra
gerçek değerler:
yüklenicinin
maliyeti: $57.000.000 (maliyet öngörülenin $3.000.000 altında)
yüklenicinin
ücreti: $4.500.000 ($3.000.000 + $1.500.000) (%50 paylaşılmış)
projenin fiyatı:
$61.500.000 ($60.000.000 + $1.500.000)
Bu yöntemde
işverenin katılımı sabit fiyat uygulamalarından daha az olabilir. Maliyetle
ilgili parametrelerin belirlenmesi işinde işveren katılımı önemlidir. Hedef
fiyatlar, tavan fiyat ve paylaşımın nasıl yapılacağı konuları baştan karara
bağlanmalıdır.
Sabit fiyat
uygulamasının uygun olmadığı, uzun süreli, geniş kapsamlı ve belirsizlikler
içeren, uygulamaya hızla geçilmesi gereken ve plan-şartnamelerin hazır olmadığı
projelerde bu yöntem uygulanabilir. Genel sözleşme uygulamasında tercih edilen
bir fiyatlandırma alternatifidir. Bu yöntem, mühendislik-mimarlık sözleşmeleri
için de yaygın olarak kullanılmakta ve “hedef maliyet” yerine “hedef iş saati”
üzerinden hesap yapılmaktadır.
İşveren için en
önemli sakıncalardan biri, yüklenicinin maliyeti azaltmak için kaliteyi düşürme
eğiliminde olmasıdır. İşverenin düzenli kontroller yapması yerinde olur
(Gilbreath, 1992 ve Hinze, 1993).
b)
Maliyet + Sabit Ücret
(cost plus fixed fee)
Bu uygulamada,
yüklenicinin projeye dair tüm maliyetleri karşılanır ve servisleri için sabit
bir ücret ödenir. Bu sabit ücret baştan belirlenir ve işin kapsamı değişmedikçe
aynı kalır. Ücret sabit olduğundan yüklenicinin maliyeti artırarak kazanç
sağlama gibi bir yaklaşımı olmaz. Öte yandan, tüm maliyetlerin karşılanıp
ücretin garanti olması yüklenicinin maliyet kontrolü yapması konusunda
özendirici olmaz. İşveren, sabit ücreti belirleme konusunda projeye katılır.
Diğer maliyet esaslı yöntemlerde olduğu gibi işverenin düzenli maliyet kontrolü
yapması yerinde olur. (Gilbreath, 1992) Uzun süreli büyük projeler için uygun
bir fiyatlandırma seçeneğidir. Yüklenici, alacağı ücretin değerini kaybetmemesi
için işi en kısa sürede bitirme eğiliminde olabilir.
c)
Maliyet + Ödüllü Ücret
(cost plus awarded
fee)
Bu uygulamada
yüklenicinin tüm maliyetleri karşılanır ve yükleniciye minimum seviyede bir
ücrete ek olarak “ödül ücret” ödenir. Ödül ücretin miktarı projenin sonunda
belirlenir. Maliyet + sabit ücrette olduğu gibi, sabit bir ücret alınacak olması
yükleniciler için özendirici olmamaktadır. Bu sakıncayı azaltmak ve yüklenicinin
maliyet konusunda daha dikkatli ve sorumlu davranmasını sağlamak için işveren,
ödül ücret uygulamasını tercih edebilir. Yüklenicinin performansına bağlı olarak
belirlenecek bir ücret olması yükleniciler için özendirici olmaktadır.
Projedeki
belirsizlik bir tavan fiyat belirlemeyi engelleyecek kadar fazlaysa veya proje
ilk defa uygulanacaksa ve yapım kalitesi garanti edilemiyorsa bu fiyatlandırma
tipi uygulanabilir (Gilbreath, 1992).
d)
Zaman ve Malzeme
(time and materials)
Bu sözleşme
uygulamasında yüklenicinin tüm malzeme ve işçilik masrafları karşılanır. İşçilik
ücretleri saatlik olarak hesaplanır ve yüklenicinin karını da kapsar. Bu
yöntemde de yükleniciyi maliyet kontrolü yapmaya teşvik edecek bir yapı yoktur.
Aksine, artan işçilik maliyetiyle orantılı olarak yüklenicinin de karı
artmaktadır. Bu yöntemle sözleşme yapma veya değişiklikleri sözleşmeye dahil
etme hızlı olur. Bu sebeple, acil işlerde ve onarım projelerinde tercih edilir.
Uygulama, kısa süreli ve küçük kapsamlı işlerde tercih edilmelidir. Maliyetin
çok fazla artma riskine karşı işverenin süre ve malzeme konusunda sınırlar
belirlemesi yerinde olur (Gilbreath, 1992).
e)
Maliyet + Maliyetin Belli Bir Oranı Ücret
(cost plus
percentage of cost)
Bu anlaşma ile
yüklenicinin projeye ait tüm masrafları karşılanır. Ayrıca yükleniciye masrafın
bir kısmının ya da tamamının belli bir yüzdesi olan ücret ödenir. Açıktır ki
maliyet arttıkça yüklenicinin ücreti de artacaktır. Bu yöntem maliyet kontrolü
için yükleniciyi özendirmez. Aksine, yüklenici maliyeti artırarak ücretini de
artırma eğiliminde olur. Kaçınılmaz olmadığı sürece bu yöntemin kullanılmaması
önerilir. Şayet kullanılacaksa, güvenilir yüklenicilerle kısa süreli, düşük
maliyetli veya acil işlerde kullanılabilir. İşveren ücret için olası en düşük
yüzdeyi vererek kendini aşırı artan maliyet riskinden korumaya çalışabilir.
İşverenin maliyet ve yapımı yakından takip etmesi yerinde olur (Gilbreath, 1992
ve Hinze, 1993).
Hazırlayan:
Ayşegül KORKMAZ
İnşaat Y.Mühendisi
Yapı İşletmesi (İTÜ-2004)
KAYNAKLAR
Gilbreath, R. D.,
1992. Managing construction contracts operational cpntrols for
commercial risks, second edition, John Wiley&Sons,
INC, Canada.
Gordon, C. M.,
1994. Choosing Appropriate Construction Contracting Method, Journal of
Construction Engineering, Vol. 120, No. 1,
196-209
Griffis, F. &Butler, M. 1987. Case for
cost-plus contracting. Journal of
Construction Engineering and Management, 114,
83-95.
Hinze, J.,
1993. Construction Contracts, Irwin McGraw-Hill.
Kaplan. , 1996.
İnşaat Sözleşmeleri, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü,
Ankara.
Smith, N. J.,
1999. Managing Risk in Construction Projects, Blackwell Science Ltd,
London.
Sorguç, D., 1975. Laws and Contracts in
Cnstruction, METU
|