|
İNŞAAT SANAYİNDE ÖRGÜTSEL İLİŞKİ TİPLERİ
Sözleşme tipleri
taraflar arasındaki örgütsel ilişkiyi ortaya koyar. Hinze (1993)’nin yaptığı
ayrıma göre inşaat sektöründe beş ana sözleşme yapısı vardır. Bu bölümde
sözleşmeler ile oluşturulan örgütsel yapı çeşitleri Hinze (1993)’nin yaptığı ana
ayrım dahilinde ele alınacaktır. Sözleşme tiplerinin kullanılmasının uygun
olduğu alanlar ile tüm sözleşme tiplerinin içerdiği risklere değinilecektir.
Unutulmamalıdır ki, her sözleşme tipi eğer doğru şekilde planlanır ve
uygulanırsa sonuç başarılı olur.
Genel Sözleşme Yöntemi
(general contract method)
Bu sözleşme tipi
geleneksel sözleşme yöntemi olarak bilinir. Sözleşme, işveren ile tek bir (ana)
yüklenici arasında yapılır. Uygulamada iş sahibini temsil eden bir şirket olması
yaygındır. Proje yapı tipinde ise temsilci bir mimarlık firması olurken, proje
bir mühendislik projesi ise temsilci firma bir mühendislik firması olur. Ana
yüklenici proje ile ilgili belli konularda uzman olabilir. Uzman olmadığı
alanlarda o iş gruplarını altyüklenicilere devreder.
Genel sözleşme
için tipik organizasyon yapısı
Bu sözleşme
tipinin seçilmesindeki en büyük etken, ana yüklenicinin nitelikleridir.
Yüklenicinin projeye ait deneyimi varsa, yönetim gücü etkinse, planlama ve işi
yürütümü başarılı ise böyle bir yüklenici ile genel sözleşme yapılması uygun
olur. İşverenin kendi yönetim yapısı projeyi başarıyla yürütebilecek yetkinlikte
ise bu tip sözleşmenin yapılması gereksiz olabilir (Hinze, 1993).
Genel sözleşme
tipi genelde küçük bina (okul, alışveriş merkezi) projelerinde uygulanır. Ana
yüklenici uzman olmadığı alanlarda altyükleniciler ile çalışarak büyük
projelerde de çalışabilir. Yüklenicinin iş kapsamı belirleyip program yapması ve
maliyeti doğru hesaplayabilmesi için tasarımın yapım ihalesinden önce
tamamlanmış olması gerekir (Gilbreath, 1992).
Genel sözleşme
tipinde işverenin karşılaşabileceği en büyük sorun, ana yüklenicinin
“komisyoncu” olmasıdır. Diğer bir ifadeyle, ana yüklenici tüm işleri
altyüklenicilere devredip ortadan kaybolabilir. Böyle bir uygulamadan kaçınmak
için işveren, sözleşmeye “ana yüklenici işin en az %25ini yapmakla yükümlüdür”
gibi bir hüküm koyabilir. Yüzdelik oran; kanunlara, işin gereksinimine ve
işverenin isteğine göre artırılıp azaltılabilir (Hinze, 1993).
Tasarla- inşa et
yöntemindeki kadar olmasa da genel sözleşme uygulamasında da yapıma dair tüm
işlerin bir yüklenicide olması bir dezavantaj olabilir. Ana yüklenicinin
başarısız olması tüm projeyi etkiler.(Gilbreath, 1992)
Ayrık Sözleşme Yöntemi
(seperate contracts method)
Bu sözleşme
tipinde işveren, işin değişik kısımları için farklı yüklenicilerle sözleşme
yapar. Aslında bu sözleşme yapısı genel sözleşme ile aynıdır. Fakat bu durumda
yönetim gücünden yararlanılan bir ana yüklenici yoktur. Yönetim görevini ya
işveren yürütür ya da bu işi üstlenecek bir şirket ile sözleşme yapılır. Yönetim
işini üstlenecek bir şirket ile sözleşme yapılması durumunda işveren, bu
şirketin görev ve sorumluluk sınırlarını iyi belirlemeli ve bu şirketin
yüklenicilerle olan koordinasyonunu sağlamalıdır (Hinze, 1993).
Ayrık sözleşme
için tipik organizasyon yapısı
Ayrık sözleşme
uygulaması, proje birkaç değişik özel tipte iş içeriyorsa tercih edilmelidir.
Eğer bir çok iş tipi varsa, bu durum genel sözleşmeye kıyasla iş sahibi için çok
daha fazla riskli olacağından, ayrık sözleşme tipi tercih edilmemelidir. Böyle
bir durum, koordinasyon eksikliği ve karmaşaya sebep olabilir. Tek bir yüklenici
ile sözleşme yapma (genel sözleşme) riski az sayıda yüklenici ile yapılan ayrık
sözleşme ile azaltılabilir. Bu durum portfolyo etkisi olarak açıklanabilir. İşin
bir kısmından sorumlu bir yüklenicinin başarısız olması işin tümünden sorumlu
bir yüklenicinin başarısız olmasından daha kolay karşılanabilir. Öte yandan, bu
sözleşme tipinde yönetim ve kontrole çok daha fazla önem verilmeli, işveren
denetimi artırılmalıdır (Gilbreath, 1992).
Tasarla-İnşa Et
Yöntemi (design-construct / design-build)
Bu sözleşme yönteminde işveren, projenin tasarım
ve yapımı için tek bir sözleşme yapar. Bu sözleşme tipi genel sözleşme
uygulamasına benzemektedir. Genel sözleşmeden farklı olarak yüklenici aynı
zamanda tasarımdan da sorumludur. Yüklenici, tasarımı kendi yapabileceği gibi
bir tasarım firmasına da yaptırabilir. Her iki durumda da işverene karşı tüm
sorumluluk, yüklenicinindir.
Tasarla-inşa et
yöntemi için tipik organizasyon yapısı
Tasarla-inşa et
yöntemi, petrokimya fabrikaları gibi, büyük ve endüstri yapısı projelerinde
tercih edilmektedir. Deneyimli bir firmanın hem tasarım hem de yapım işini
üstlenmesi ile projenin yapılabilirliği/uygulanabilirliği artmaktadır. Tasarım
ve yapım işi tek bir firma sorumluluğunda olduğu için tasarım işi tam bitmeden
yapıma başlama olanağı vardır (hızlı yol uygulaması). Zaman kazancı sağlayan bu
yöntem, enflasyonun fazla olduğu ortamlarda tercih edilir. Projeye dair herhangi
bir eksik ya da kusur olması durumunda işverenin bu eksikliğin tasarımdan mı
yoksa yapımdan mı kaynaklandığını araştırmak zorunda olmaması bu sözleşme
tipinin en büyük avantajıdır (Hinze, 1993).
İşveren sebebiyle
olmadıkça fiyatı aşma riski ve projenin zamanında bitirilmesi sorumluluğu gibi
tasarım ve yapıma dair tüm sorumluluklar ve riskler yükleniciye aittir (Murdogh
ve Hughes, 1993).
Bu yöntem, genel
sözleşme ve inşaat yönetimi sözleşmelerine rakip olacak düzeyde kullanım alanı
bulmaktadır ve her türlü projede uygulanabilir. Öte yandan, riski yüksek
projelerde uygulanmaması tavsiye edilir (Gilbreath, 1992). Tasarım ve yapıma
dair tüm sorumluluğun tek elde toplanması bir avantaj olabileceği gibi
dezavantaj da olabilir. İşveren açısından en büyük risk, sözleşme yapılan
firmanın projeyi yüklenebilecek düzeyde olmadığının sonradan ortaya çıkmasıdır.
Tasarım ve yapım için tek bir firma ile sözleşme yapan işveren, projenin
başarısını doğrudan o şirketin finansal istikrarına, yönetim gücüne, tasarım ve
yapım yeteneğine bağlamış olur. Yüklenicinin başarısızlığı projenin tamamını
tehlikeye atar. Bu tip bir sözleşme yapan işveren, yükleniciyi seçerken çok
dikkatli olmalıdır (Gilbreath, 1992).
Profesyonel İnşaat Yönetim Metodu (professional
construction management)
Bu sözleşme
yönteminde işveren, birtakım işleri yürütmesi için bir inşaat firması ile
anlaşır. Bu firma işveren yararına çalışarak, projenin zamanında, bütçesi
dahilinde,
plan, proje ve
işveren isteklerine uygun olarak tamamlanmasını sağlar. İşveren ile sözleşme
yapan taraflar arasında koordinasyonu kurar ve işveren adına yönetimde
sorumludur. Genelde işverenler bir inşaat yönetim şirketi ile projenin ilk
aşamasında anlaşırlar. Tasarımı üstlenecek firma seçilirken bu yönetici firmanın
da seçim kararına katılması sonraki iş ilişkileri için yararlı olur.
İnşaat yönetimi
yöntemi için tipik organizasyon yapısı
İnşaat
yöneticisinin bir diğer görevi, tamamlanan tasarımı inceleyerek zaman ve para
kayıplarını azaltmaya çalışmaktır. İnşaat yöneticisi ücret tabanlı çalışır.
İşverenler, projenin maliyetini aşmayacağı garantisi ile, inşaat yöneticine
garantili en yüksek ücreti ödemeyi tercih ederler.
Tasarla-inşa et
yönteminde olduğu gibi inşaat yöneticisi yönetiminde hızlı yol uygulaması
yapılabilir. Tasarımı yapan firma ve yüklenici arasındaki koordinasyonu sağlamak
inşaat yöneticisinin sorumluluğudur. Unutulmamalıdır ki, inşaat yöneticisi
projenin yapımında fiilen görev almaz; yapım işini ana yüklenici ya da
yükleniciler yerine getirir.
İnşaat yönetimi
yöntemi hangi durumlarda önerilir? Bu yöntem büyük veya kompleks işlerde
uygulama alanı bulmaktadır. Tasarım evresinde inşaat uzmanlığı gerektiren
işlerde bu uygulama önem kazanmaktadır. Hastane yapımı genelde bu yöntemle
yapılmaktadır.
Emanet Usulü
(force account)
Bu yöntem klasik
“kendin yap” yöntemidir. Emanet usulü yöntemi taraflar arasında yazılı bir
sözleşmenin yer almadığı bir uygulamadır. İşveren; malzeme, ekipman ve işgücü
sağlama görevlerini kendi üstlenir. İş gücü için ya kendi bordrolu işçilerini
kullanır ya da onları emanet alır. Bu yöntemde mimar-mühendisin görevi azdır ve
yönetici işverendir. Yazılı bir sözleşme olmadığından sözleşme hazırlığı ile
zaman kaybedilmez. İşveren yönetimi kendi üstlendiğinden yüklenici ve
altyüklenici masrafları da söz konusu değildir. (Hinze, 1993)
Emanet usulü
uygulaması için tipik organizasyon yapısı
Emanet usulü,
planların ayrıntılı incelenmesinin gerekmediği ve uygulaması kolay küçük
projelerde tercih edilmelidir. Emanet usulü en çok bakım onarım projelerinde
uygulama alanı bulur. Örneğin, bir yol inşaat projesi genel sözleşme yöntemi ile
yapılırken, bir yolun bakım çalışması emanet usulü ile gerçekleştirilir. Emanet
usulü, kamuda tercih edilen bir yöntemdir. Kamu kuruluşları kendi aralarında,
emanet usulü ile bir takım küçük projelerini birbirlerine yaptırırlar. (Hinze,
1993)
Hazır işgücü ve
ekipman bulundurmak külfetli ve tüm sorumluluğun işverende olması gibi
sebeplerden dolayı bu yöntemden kaçınılır (Gilbreath, 1992).
Hazırlayan:
Ayşegül KORKMAZ
İnşaat Y.Mühendisi
Yapı İşletmesi (İTÜ-2004)
Korkmaz, A., 2004. Teklif Verme Sürecinde
Olan Yükleniciler için İnşaat Sözleşmelerinde Risk Değerlendirme, Yüksek Lisans
Tezi, İTÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
KAYNAKLAR
Hinze, J., 1993. Construction Contracts,
Irwin McGraw-Hill.
Gilbreath, R. D., 1992. Managing
construction contracts operational controls for commercial risks, second
edition, John Wiley&Sons, INC, Canada.
Murdoch, J. ve Hughes, W., 1993.
Construction Contracts law andmanagement, E&FN Spon, London.
|