Okulu bitirdin ve bir işe girdin. Sana bir
masa verdiler. Bir bilgisayarın bile var. Öğrencilik yıllarının avare
havası geri gelmemek üzere geçti gitti.
Daha yirmilerindesin. Kariyer merdiveninin henüz ilk
basamağına adım attın ama "gerçek" hayat tüm sorunları ve
stresi ile omuzlarına bindi bile. Yükselmek, daha fazla para kazanmak
istiyorsun.
Ancak hayat o kadar zor ki...
Belirsizliğin Sisi
Yeni bir işe girdiğinde önce belirsizlik bulutları
üzerine çöker. "Yukarısı"nın senden tam ne istediğini bir türlü
belirleyemezsin. Öncelikler ve önemli görülen şeyler sık sık değişir.
Sorular çok cevaplar azdır. Her yaptığında eksik bulurlar. Bunalır gibi
olur, anfilerin özlemini çekersin.
Ayağının altındaki zeminin kaydığı duygusu yalnız
sende değil genel müdürde bile var. Belirsizlikten ürkme. Öndeki otomobilin
stop lambasını görebiliyorsan, yoluna devam et, sisten korkma...
Kırılganlığa gerek yok
İşteki ilk sorun ve aksaklık seni canevinden
vurabilir. Değerinin bilinmediğini düşünebilirsin. Ailesinin ve arkadaş çevresinin
prensi artık işyerinde "herhangi" bir eleman olmuştur. Her sözden
alınır, her davranışın altında bir hor görme ararsın. Suratın asılır,
uykuların kaçar.
Yeni işe girdiğinde kırılganlığın pençesine düşmekten
sakın. Müdürünün eleştirisi biraz sert yapılmış olabilir. Sana soğuk
davranan arkadaşının aklı belki kendi sorunlarındadır. Direncini artırmaya
bak. Kalbinde her "çıt" sesi duyduğunda iş değiştirmeye kalkma.
Gerilimi üç aşağı beş yukarı, her işyerinde aynıdır. Strese dayanıklılığını
artırmaya çalış. Çok sık iş değiştirdiğinde, değerli yılların ve en
yaratıcı dönemlerin, hep stajyer statüsünde geçer.
Öğrenmeye Övgü
İşe biraz ısındığında ise okulda öğrendiklerinin
pratikle pek alâkasının bulunmadığını görürsün. Bir şey sormak istediğinde
yardımcı olan çıkmaz. Çaresizlik etrafını sardığında, herkesin gözü
sendeymiş gibi gelir. Kendini yetersiz hissedersin.
Okulda öğretilenler, bilgi yolculuğuna çıkmak için
yalnız bir vize niteliği taşır. Okuyacak, araştıracaksın. Her geçen gün
yeni birşeyler öğrenmeye gayret et.
Dokuz-beş Sendromu
Zaman geçtikçe işini, işyerini sevmeye başlarsın.
Senden beklenen işi tam olarak yerine getirdiğinde içine huzur dolar. Bu
huzur seni rahatlatır ve kendini günlerin akışına bırakırsın. Kıdem süren
arttıkça kendine güven duyarsın. Bu monotoluk zamanla yeteneklerini geliştirmeni
önler.
Bu sendromlardan ancak araştırarak, yeni çözümler
bularak kurtulabilirsin. Kariyer merdiveninde yükselmen bu tür bir çalışma
ile mümkün olabilir. Farklı olduğunu, işyerinin sorunları üzerinde kafa
yorduğunu çevrene göster. O zaman kimse seni kaybetmek istemez.
Sen bir tanesin
Öğrenmek, araştırmak kabul ama koşullar o kadar hızlı
değişiyor ki izlemekte zorlanıyorsun. Dün açılan pazar bugün kapanıyor.
İki yıl önce peynir-ekmek gibi satılan malın bugün kimse yüzüne bakmıyor.
Yeniliklere uyum çabası zaten seni yorarken, Müdür bey gelecek ile ilgili
tahmin ve projeksiyon yapmanı da istiyor.
Şirketin müşterileri ile konuştuğunda, sokaktak
insanın davranışlarına baktığında, hedef kitleni büyüteç altına aldığında,
sır gibi görünen olayların perdesi kalkar. Yeter ki sen kendine güven ve
beceri düzeyini sürekli yükselt. Hiçbir kimsenin aklına gelmeyen çözümü
sen bulabilirsin. Sen bir tanesin, sen özelsin. Ancak seni özel kılacak olan,
senin direncin, azmin ve çabandır... Senin beyninin teri, göz nurun ve karşındakilere
göstereceğin saygıdır.
Faruk Türkoğlu
Hürriyet Gazetesi , İnsan Kaynakları Eki